- açık bir biçimde
- clearly
Turkish-English dictionary. 2013.
Turkish-English dictionary. 2013.
açık seçik — sf., ği 1) Çok açık, çok belirgin 2) zf. Çok açık, çok belirgin bir biçimde Bu iki örnek de açık seçik gösteriyor ki çocuklarımızı kendi yetiştiğimiz gibi yetiştirmek hakkı bize verilmiş değildir. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
açık oturum — is. Güncel, siyasal, sosyal ve bilimsel konuların veya sorunların herkesin izleyebileceği bir biçimde açık olarak tartışıldığı toplantı … Çağatay Osmanlı Sözlük
açık ağız aç kalmaz — isteklerini uygun bir biçimde söylemesini bilen kimse, onları elde eder anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
iki lakırtıyı bir araya getirmek — meramını kısaca, düzgün ve açık bir biçimde anlatmak Kız bir türlü iki lakırtıyı bir araya getirip kendini müdafaa edemediği için lalanın başı derde girmemiş oluyordu. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
açıklıkla — zf. Açık bir biçimde, açık olarak … Çağatay Osmanlı Sözlük
apaçıklık — is., ğı 1) Apaçık olma durumu 2) fel. Bir şeyin, hiçbir kuşkuya yer bırakmaksızın açık bir biçimde görünmesi … Çağatay Osmanlı Sözlük
çırılçıplak — sf., ğı 1) Tamamen çıplak, çırçıplak, anadan doğma, anadan üryan Çırılçıplak bir ovanın ortasındayız. R. N. Güntekin 2) zf., mec. Çok açık bir biçimde Hepsinin yüzünde de aynı endişe çırılçıplak görünüyor. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
göğüs sesi — is., müz. Baş veya boğazdan gelmeyen gür ve açık bir biçimde çıkarılan ses … Çağatay Osmanlı Sözlük
kuşkucu — sf. 1) Açık bir biçimde kanıtlanmamış her şeyden kuşkuya düşen, şüpheci, septik 2) fel. Kuşkuculuk yanlısı olan, septik … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözle görülür, elle tutulur hâle gelmek — çok açık bir biçimde görülmek, herkes tarafından bilinmek Haksızlık, rüşvet, gözle görülür, elle tutulur hâle gelmişti … Çağatay Osmanlı Sözlük
hayal meyal — sf. 1) Belli belirsiz, açık seçik olmayan Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız / Hatırası bile yabancı gelir. C. S. Tarancı 2) zf. Belli belirsiz, açık seçik olmayan bir biçimde Uçaktan korkmanın utanılacak bir şey olduğunu hayal meyal duyuyordu. B … Çağatay Osmanlı Sözlük